Sevdiğimiz, değer verdiğimiz birinin kaybı temelde kişi için yoğunluğu farklılaşmak ile acı bir deneyim olarak kabul edilmektedir. Bu kayıp yalnızca ölüm olarak düşünülmemeli; boşanma süreçleri, ilişkinin sonlandırılması, maddi kayıplar vb. olaylar ardından da yas süreci yaşanabilmektedir. Bu kişilerin hayatında yaşadığı kayıplara bağlı olarak bir süre aksaklıklar olabilmektedir. Yaşanan bu üzücü deneyimin bir süreç olduğu ve kişinin bir süre sonra kabullenme aşamasına girip hayatına devam etmesi beklenmektedir.
Yas süreci ile ilgili en önemli bilinmesi gereken noktalardan biri; vefat eden kişi ile yakınlık derecesi, onunla ilgili nasıl bir iletişim düzeyi ve beklentinin olduğudur. Yakınlık derecesine göre kişinin yaşayacağı yas süreci farklılaşabilmektedir. Bununla birlikte ölüm şekli gibi unsurlar da yaşanacak olan yas düzeyini farklılaştırmaktadır. Kısacası herkesin yas sürecinin süresi, yoğunluğunun kendine özgü olacağı unutulmamalıdır.
Yas evreleri
İsviçre’li psikiyatrist Kubler-Ross’a göre kayıp yaşayan kişinin atlatması gereken belli evreler vardır.
1) İnkar: İlk aşamadır, kişi yaşadığı olay sonucu ölen kişinin kaybını kabullenmekte zorlanır. Durumu inkar eder. Şok etkisindedir, kişi bu yaşadığı acıyı kabullenemez ve hak etmediği bir olay ile karşılaştığı düşüncesine kapılmaktadır.
2) Öfke: Kişi kaybı inkar etme sürecinden sonra yaşadığı acıya yönelik olarak ‘’ben neden bunu yaşıyorum, neden başıma geldi’’ sorularını düşünür. Bu öfke, ölen kişi ile yaşayamadıklarının yarattığı sıkıntı sonucu hem kendisine hem de çevresine yönelik olabilmektedir. Genellikle bu duygunun temelinde acı yatar.
3) Pazarlık: Kişi görece daha sakin bir ruh halindedir. Yakınının sağlığına kavuşması için uğruna yapabileceği şeyleri düşünür. Genellikle hastalık seyri kötüye giden, ölüme yakın olduğu düşünülen kişiler için bu aşama söz konusudur.
4) Depresyon: Kaybettiği yakınının artık var olmayacağını, onu geri getiremeyeceğini kabullendiği evredir. Kişi bu çaresizlik içinde derin yalnızlık, üzüntü, kaygı vb. duygular hissedebilir.
5) Kabullenme: Kaybedilen insanın bir daha gelmeyeceğini kabullenmek ve bununla yaşamanın öğrenildiği süreçtir. Kişi sosyal yaşamında daha aktif olmaya başlar. Bu ölen kişiyi tamamen unutmak demek değildir. Onunla olan anıları yad etmek, olmadığı zaman da dünyanın yaşanabilir bir yer olduğu gerçeğinin farkına varmaktır.
Ne zaman psikoterapiye başvurulmalı?
Yaşanan süreç ile alakalı iki tanımdan söz etmek mümkündür; birincisi komplike yastır. Kişinin normal kabul edilen aralıklarda yas dönemini tamamlayıp kabullenme aşamasına geçmesidir. Aksine kişinin uzun süre yaşadığı kaybı kabul etmemesi, ölen kişinin geri geleceğini düşünmesi, çevresinden tamamen uzaklaşması ve izole bir yaşam sürmesi, uzun süren yeme-uyku problemleri, yoğun güvensizlik, öfke, üzüntü, umutsuzluk duyguları hissetmek, gelecek ile alakalı derin anlamsızlık düşünceleri, ölen kişi ile dünyanın yaşamaya değer olmadığı düşünceleri, bağımlılık süreçlerinin başlaması (alkol, madde vb.) gibi aşamaların yaşanması kişinin yas süreci ile baş etmekte zorlandığını göstermektedir. Bu olasılıklarda profesyonel destek alınması sürecin sağlıklı bir şekilde sonlanıp, yas yaşayan kişinin kabullenme aşamasında olmasına yardımcı olmaktadır.
İrem AĞTAŞ
Klinik Psikolog